İnsanlar, diğer insanlarla ilişkide yer alırken adeta bir
oyun kurar ve bazı kurallar koymaktadırlar. Bu şartlar ve kurallar her geçen
zaman onların hayatlarının düzenleyicisi olmaktadır. Mesela , sınıfta ne türlü
ders dinleneceğinden, ne türlü yiyecek yeneceğinden, bankadan ne türlü ücret
çekileceğine dair her şey bir kural ve düzen içerisinde gerçekleşmektedir. Tüm
bu anlatılanlar ışığında, sosyolojiyi şu şekilde anlamak mümkündür:
Sosyoloji;
bir tüm içerisinde kişilerin bütün ilişkilerini inceleyen, bu ilişkilerin ne
türlü yaratılıp korunduğunu ve değiştiğini analiz eden toplumsal bilimlerden
biridir. Sosyoloji bireyi tek başına ele alıp inceleyen sosyal bir bilim dalı değildir;
sosyoloji bireyin toplum ile olan ilişkisini konu alır. Bunu biraz açarsak : toplumbilimi
(sosyoloji) kişinin içinde bulunduğu grubu ve grup davranışlarını inceler. Nedeni
ise, insanoğlu hayat boyu çeşitli gruplarda birey olarak hayatını idame ettirir.
Bu gruplardan bazıları aile gibi küçük, bazıları ise okul gibi büyüktürler. Bu
gruplar ve kişiler birbirlerini etkileyerek hayatlarına aynı ritimde devam eder
, çeşitli beklentiler ve sorumluluklar geliştirirler. İşte tüm bu gruplar,
yaşamsal şartlar ve güçler sosyolojinin ilgi alanıdır. Tarih süresince
atalarımız, insanın etrafında bulunan yaşamsal vakalarla ilgilenmiş, onların
nedenlerini, ne türlü oluştuklarını anlamaya çalışmıştır.
- Ne Sebeple insanlar yaşamları süresince aile kurmuşlar ve
ne sebeple bir tanrıya inanmışlardır?
- Niçin bir grubun hayat şekli bir diğerinden farklıdır?
- Ne Sebeple bir takım insanlar yaşamsal kurallara itaat
edip uyarken bazıları uymaz?
- Niçin bir takım insanlar yoksul bazıları zengindir?
- Neden hiç istenmediği takdirde savaşlar olmaktadır?
- İnsanları savaşmaya iten etmenler nelerdir?
- Toplumu birlikte tutan şey nedir?
- Ne Sebeple toplumlar her geçen zaman değişmektedirler?
Geçmişten, günümüze dair pekçok insan bu sorulara yanıt
vermeye çalışmış ve bilgilendirmeler getirmişlerdir. Fakat bu cevapların çoğu
sezgisel, önyargılı, spekülatif, inançlara ve doğaüstü güçlere dayalıydı. Diğer
bir deyimle biyolojik değildi. Geçtiğimiz dönemin sonlarında yepyeni bir metot,
insan toplumlarını ve yaşamsal davranışlarını incelemede kullanılmaya başlandı.
Bu yolun adı biyolojik yöntem idi ve
biyolojik yolun yukarıdaki suallere verdiği yanıtlar, gerçeklere ve sistematik
araştırmalara dayalıydı. İşte yaşamsal vakaları bu yeni yolla denetim şekli sosyolojinin
ortaya çıkmasında ve gelişmesinde büyük bir rol oynadı.
İçerisinde yaşadığımız hayatı tüm insanoğlu aynı şekilde
görmez ve yorumlamaz. Mesela ev kavramını el alacak olursak her bireyin bu
kavrama bakış açısı farklıdır. Bir mimar, komisyoncu, hırsız ya da artistin bu kavrama
bakış açıları farklı olacaktır. Komisyoncu evin ne kadar edeceğini, hırsız eve
ne nasıl gireceğini, mimar ise evi nasıl
tasarlayacağını düşünür. Sosyologlar da topluma bu denli farklı bakış açıları
ile bakarlar.İnsanın hayat savını bizzat deneyim ve denemeleri
oluştururken, sosyoloji bize yepyeni bir bakış açısı ve hayat görüşü
sunmaktadır. Bu getirilen dünyanın içinde; zenginler ve fakirler, siyasetçiler,
hekimler, uyuşturucu bağımlıları, suçlular ve ek olarak birçokları
bulunmaktadır. Bu kişilerin çeşitli bakış açıları, çeşitli hayat denemeleri ve
gerçekleri çeşitli bir şekilde algılayışları söz konusudur. İşte sosyoloji bu
noktada bizim, bu kişilerin dar dünyalarını görmemize, anlamamıza, kendimizden kaynaklanan
tutum ve davranışlarını kavramamıza yardımcı olur . İnsan, hayatını bir
topluluk içerisinde geçirir. İçinde yaşadığımız bu topluluk, biz doğmadan
vardı, biz can verdikten sonra da varlığını sürdürecektir. Her birimiz toplumda
bir grubun parçası olarak dünyaya gelir ve mutluluğumuzu, korkularımızı,
karakterimizi bu grubun içerisinde inşa ederiz. Bu açıdan sosyolojinin temel
görüşü "insan davranışlarının, kişinin içerisinde bulunduğu, grup
içerisinde şekillendiğidir.
Sosyolojik bakış açısının temelinde ise kişilerin içerisinde
yer aldıkları toplumlardan ne türlü etkilendiği bulunur. İnsanların bir takım
şeyleri ne sebeple veya neden yaptıklarına baktığımızda, sosyologlar, bu
kişilerin o topluluk içerisinde nerede bulunduklarına bakarlar. Başka Bir deyişle
birey o topluluk içerisinde nerede yer ediniyor, yaptığı iş nedir, geliri ne
kadardır, öğrenim seviyesi nedir, yaşı veya cinsiyeti nedir? İşte bu noktaları
göz önüne aldığımızda kişinin o topluluk içerisinde nerede meydana geldiğini
anlarız. Bizler yetişirken içerisinde bulunduğumuz gruplarla kurduğumuz
özdeşimler sonucu fikirlerimiz, değerlerimiz, hayat görüşümüz bunlardan
etkilenerek farklılaşır veya benzerlik taşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder